Pankreas anatomisi, pankreatit, tümörler ve Whipple ameliyatı


Karnın saklı organı pankreas şekilde de görüldüğü gibi onikiparmak bağırsağı ile dalak arasında yatay olarak uzanan bir organdır. Aslında mide tamamen önünü kapatmakta ayrıca kalın bağırsağın bir bölümü de buradan seyretmektedir.

Pankreas başlıca baş, boyun, korpus denilen vücut bölümü ve kuyruk bölümünden oluşmaktadır. Kuyruk bölümünün dalak ile yakın komşuluğu vardır. Pankreas başı ile de düedonum arasında yakın bir komşuluk vardır.

Pankreasın vücutta iki önemli fonksiyonu vardır.

  1. Hormonal salgı salgılar -ki bu hormonların çoğu şeker metabolizması ile ilgilidir- ve bunların başında da insülin ve glukagon gelmektedir. Bu hormonal salgı direkt olarak pankreas hücrelerinden, bunu salgılayan hücrelerden kana karışır.
  2. Sindirim sistemindeki fonksiyonudur, buna ekzokrin fonksiyon denir. Bunlar ise kanaliküller aracılığıyla pankreas kanalına boşalır ve pankreas kanalı da papilla aracılığıyla onikiparmak bağırsağına boşalır. Pankreasın bu sindirim salgıları normalde aktif halde değildir. Ancak aktif hale onikiparmak bağırsağına boşalıp orada safra ile ve değişik enzimlerle karşılaştıktan sonra gelir. Ama herhangi bir nedenle bu enzimler pankreas kanalı içinde aktifleşirse o zaman pankreatitler gelişir.

Pankreasın en önemli hastalıklarından bir tanesi, özellikle cerrahi gerektiren hastalıklarından bir tanesi pankreas tümörleridir. Pankreas tümörleri habis ya da selim olabilir ama çoğunlukla habistir. Selimlerin de bir kısmı zamanla habise dönüşebileceği için yine bunların da belli büyüklüğe ulaştıktan sonra cerrahi tedavisi önerilir.

En sık pankreas tümörü pankreasın başında yerleşir. İkinci sıklıkta kuyrukta yerleşir. Daha sonra korpusta da yerleşen tümörler vardır. Pankreas tümörlerinde asıl tedavi cerrahidir. Pankreas başı tümörleri en sık görüldüğü için, pankreas başı tümörlerinde uygulanan cerrahi tedavi Whipple ameliyatıdır.

Whipple ameliyatı sadece pankreas başı tümörleri için değil aslında periampullary tümörlerinin tamamı için kullanılır. Periampullary tümörler; pankreas başı tümörü, safranın ve pankreatit kanalın boşaldığı papilla vateride tümörün gelişmesi ya da safra yolunun alt ucunda distal koledok denilen bölümde tümör gelişmesi ve bir de onikiparmak bağırsağının papilla bölümünde tümör gelişmesidir. Bunların tamamına periampullary tümörler denir ki bu tümörlerin hepsinin tedavisi de eğer erken aşamada yakalanmışsa whipple ameliyatının yapılmasıdır.

Whipple ameliyatında pankreasın başı, pankreas boynundan ayrılır. Daha sonra mide onikiparmak bağırsağından ayrılır ve aşağıda da ince bağırsak onikiparmak bağırsağından ayrılır. Ayrıca safra yolu olan koledokta yukarıdan ayrılır. Dolasıyla onikiparmak bağırsağının tamamı, pankreasın başı ve koledok çıkarılır. Daha sonra aşağıdaki ince bağırsak getirilir, pankreasa ağızlaştırılır. Arkasından safra yolu yine bağırsağa ağızlaştırılır ve yine mide bağırsağa ağızlaştırılır.

Her pankreas başı tümörü ya da her periampullary tümörde whipple ameliyatı gerçekleştirilebilir mi ?

Whipple ameliyatını gerçekleştirebilmek için;

  1. Tümörün uzak organlara atlamamış, metastaz yapmamış olması lazım. Örneğin; karaciğere, dalağa, akciğere ya da karın içindeki başka organlara atlamamış olması lazım.
  2. Şekilde de görüldüğü gibi pankreasın başıyla boynu arasından büyük damarlar geçmektedir. Bu damarlardan özellikle bağırsakların toplardamarı vücudumuzun diğer bölümlerinden farklı olarak önce karaciğere uğrar, karaciğerde bir kontrolden geçtikten sonra sistemik dolaşıma geçip kalbe gider. Ama mesela bacaklarda durum böyle değildir, direkt olarak kalbe gider. Onun için bu toplardamarlar, dalağın toplardamarı ve bağırsakların toplardamarı birleşerek vena portayı oluşturur ve bu karaciğere gider. Eğer tümör vena portayı tutarsa, sararsa ya da aorttan çıkan ve ince bağırsakları besleyen arteri -buna süperior mezenterik arter denir- tutarsa o zaman whipple ameliyatı gerçekleştirilememektedir. Bunun bir istisnası genç hastalarda portal veni ya da bağırsaklardaki toplardamarı 180 dereceden daha az sararsa o zaman damarla birlikte rezeksiyon yapılabilir ve damarın tekrardan uç uca ya da greftler yardımıyla devamlılığı sağlanır. Bunun dışında Whipple ameliyatının yapılabilmesi için damarlara tümörün sarmamış olması ve uzak organlara atlamamış olması gerekmektedir. Yani bir bakıma biraz daha erken dönemde yakalanmış olması gerekmektedir.

Kuyruk tümörlerinde ise genellikle ya dalakla beraber tümörü çıkarmak ya da dalağı koruyarak tümörü kuyrukla beraber çıkarmak mümkün olmaktadır. Dalağın birlikte çıkarılması gereken durumlarda tümörü dalağın arter ya da venini de tutması durumunda yapılmaktadır. Eğer dalağın arterini, veninini tutmamışsa ya da dalağa direkt olarak tümör yayılmamışsa sadece pankreasın kuyruğunu rezeksiyon yaparak dalağı da koruyabilmek mümkündür.

Kuyruk ameliyatlarında en sık yan etki kanaldan fistül denilen pankreas sıvısının drenlere gelmesi olabilir. Bu aslında kuyruk rezeksiyonlarının %30'unda gelişebilmektedir.

Pankreas başı tümörlerinde de bağırsak ile pankreas dokusunun uyumu çok iyi olamayacağı için belli kaçaklar görülebilir. Onun dışında büyük damarlara bağlı kanama riskleri görülür. Ehil ellerde yapılan bu ameliyattaki yan etkiler de göze alınabilecek orandadır.


Soru-Cevap Tüm Videolar